16 Kasım 2012 Cuma

Hayat, Seçiminle Güzel

Dün gece evde boş boş oturup müzik dinlerken (şu son zamanlar bu işi(!) yapmaya çok zamanım var) aslında hayatın bizi o kadar zorlamadığına karar verdim. Durumu aynen şöyle analizledim.

Hayat bize ufakta olsa güzellikler sunuyor. Mesela kasım ayının ortasında kış ayının dondurucu günlerine ramak kala havada güneş olabiliyor. Kış günleri yaklaşmışken mutlu olmamızı sağlayacak bi durum bence. Bu sadece şu an aklıma gelen bir örnek sadece.. Ama gelin görün ki iş yine bizde bitiyor.

Hepimiz şunu biliyor ve uyguluyoruz. Kim üzgünse hepimiz onun üzüntüsüne ortak olmaya çalışıyoruz. Daha çok ilgilenmeye çalışıyoruz veya daha çok soru soruyoruz. Kısacası daha çok ilgileniyoruz. Böyle bir üzüntülü olan kişi sevinçlerini belli bir süre sonra belli etmeye çekiniyor veya saklamaya başlıyor. Bahsettiğim sevinçler ufak sevinçler tabii. Genelde üzüntüsünü sıkıntısını paylaşıyor insanlarla..

En son bomba da "hayat beni çok yıprattı", "Hayat, neden sürekli ben" gibi yaygaralar çıkıyor ortaya. Bence bu tarz zelzenişlerin en büyüğüdür herkesin yaşadığı hayata laf atmak. Geniş kapsamlı düşünüldüğünde büyük oynanıyor çünkü.

Hayat aslında bize bir çok seçenek sunuyor. Bunu analizleyip seçmek tamamen bize ait. Örneğin birisine karşı duygusal bi bağ kurucaz. Kuruyoruz ve farz edelim ki karşıda ki adam sizi aldatıyo. Şimdi burada şuç hayatın mı, karşıdakinin mi? Bence burada suç tamamen sizin. Çünkü oturup o kişinin kim olduğunu sizin kafa yapınıza uygun olup olmadığını tam olarak karşılaştırmadınız. Kişi de sizden tam olarak tatmin olmayınca aldatma yönüne gidiyor mesela. Bu aldatanı savunmak mı? Asla. Bu haysiyetsizce bir davranıştır. (ki zaten de konumuz bu değil)

Her anımda dediğim gibi. Hayat aslında çok açılı... Pozitif açıyı mı seçicez negatif açıyımı bu tamamen bize bağlı.. Yanlış seçimlerimizde bize tecrübe kazandıracak, yaygara ve zelzeniş hakkı değil..

10 Kasım 2012 Cumartesi

Aslında Bütün Yaşam Çocukluk Kahramanlarında Saklı

Aslında birini seversin, yakınında bulunmak istersin biraz daha sevecen davranmak için daha yakın davranmaya çalışırsın. Ama bu karşında ki tarafından normal karşılanmıyorsa çizgi film kahramanı elmyra ya dönüşürsün..


Öncesinde iyi anlaşırsın, hem de çok iyi anlaşırsın sonra birden her şey garipleşir; düzeltmeye çalışırsın düzeltemez hatta üstüne üslük daha kötüye götürürsün olayları. elmyra karakterine büründükten sonra onun gözünde, bugs bunny kadar kıvrak zekalı olamazsın. Olmak istediğinde çok zaman alır ama karşında ki buna dayanabilecek mi bilemezsin. 

Bu durumu fark eder kararlar almaya çalışırsın, ama hani elmyra'sın ya sabırlı davranman biraz zor olur. Karar alır bi şey yapmaya çalışırsın belki çırpındıkça batarsın. Bi de etrafında ki insanların diyebileceklerini tahmin etmeye çalışırsın. Mesela derler ki "ters psikoloji uygula. Kesin işe yarar der" yada "sanan yaptığının aynısını yap. Hatasını anlayıp belki bi daha yapmaz" derler. yapmaya çalışırsın işe yaramaz ve da akötüye gittiğini düşünürsün. 

Sevgi iyi anlaşmalardan mı kaynaklı yoksa iyi anlaşmak için kat edilen yollardan mı kaynaklı anlamadım. Anlamak için de sanırım zamana ihtiyaç var. Bu zamanı da iyi değerlendirebilirsem Bugs Bunny olurum. Yada hiç biri olmadı Patrick olurum..


7 Kasım 2012 Çarşamba

Tohumlarımızın Nesli Tehlike Altında!

Binlerce yıllık tarım geleneğini barındıran Anadolu topraklarında yetişen yerli tohumlar yaşamın sürekliliğini temsil ediyor.

Atadan kalma tohumlarımız;

* Lezzetli ve sağlıklı gıdaların temini için birer genetik hazinedir
* Binlerce yıldır değişen koşullara uyum sağlayarak günümüze ulaşmayı başarmış numunelerdir
* Tarımsal biyoçeşitliliğin önemli bir parçası ve yaşamın sürdürülebilirliğinin olmazsa olmazıdır
* Dışarıya bağımlı kalmaksızın ülkemizin gıda güvenliğinin teminatıdır

Ancak bugün Anadolu’ya özgü yerel tohum çeşitliliğimiz yok oluyor. Tek seferlik, ticari tohumların egemenliği nedeniyle gıdamızın ve geleceğimizin güvencesi yerli tohumların nesli tehlike altında! Yeryüzünde zengin çeşitlilikteki yaşamı sürdürebilmek, atalık tohumlarımızı gelecek kuşaklara aktarmamıza bağlı.

TOHUM TAKAS AĞI, yüzyılların bilgisini taşıyan yerli tohumlarımızın korunup yaygınlaşmasını amaçlıyor.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin, Adım Adım Oluşumu desteğiyle yürüttüğü TOHUM TAKAS AĞI KAMPANYASI’na destek olarak,

* Anadolu’nun dört bir yanındaki ekolojik çiftliklerde yerli tohumların çoğaltılarak paylaşılmasını sağlayacak;
* Bu toprakların yüzlerce yıllık bereketinin, lezzetinin, besin zenginliğinin ve kültürünün gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için sağlam patikalar oluşturacaksınız.

Verdiğiniz desteğin her kuruşu binlerce yeni tohuma dönüşecek...

Kredi kartı ile bağış yapmak istiyorsanız: https://www.bugday.org/portal/BagisAdimAdim.php

EFT/havale yoluyla bağış yapmak istiyorsanız:
Alıcı Adı: Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
Garanti Bankası Karaköy Şubesi - Şube No: 400
Hesap No: 6295240
IBAN No: TR67 0006 2000 4000 0006 2952 40

www.bugday.org - www.yasasintohumlar.org
facebook.com/BugdayDernegi
twitter.com/BugdayDernegi
Twitter paylaşımlarınız için hashtag: #YasasinTohumlar

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

27 Eylül 2012 Perşembe

Evrimsel Devrim

Uzun zamandır yazı yazmıyordum. Bugünlerde biraz fazlaca kötü günler geçiriyorum yazı uzun olacaktır baştan belirteyim.

Uzuuunca düşündügüm bi konu var. ben neden kendime hakim olamıyorum. neden sureklı fikir değiştiriyorum. Anneme sordum bunlar sadece sana olmuyor emin ol dedi. Bildiğin ergenliğe tekrardan girdim, çıkmayacak gibi davranıyorum

Hiç bir şeyden memnun olmuyorum, hiç bir şeyi sevmiyorum ve kendimle artık hiç barışık değilim. Etrafımda ki insanlar beni güçlü görüp, benim saçma sapan davranışlarda bulunmam, aciz duruşların beni çıldırtıyor. ya çok ince, detaylı düşüyorum yada olması gereken gibi yaşıyorum.. Açıkcası tam olarak bilmiyorum.

Hayır demeyi öğrenmeliyim ama öğrenemiyorum. Birisine hayır dediğimde doğal olarak sebebini soruyor. Ben söylüyorum ama o kadar çok geveleyip saçmalıyorum ki direk tepkiyi alıyorum. sonunda karşı taraftan ikna edilip, tekrardan başlıyorum istemediğim şeyleri yapmaya. Konuşma biter bitmez kendi kendimi gaza getiriyorum. iç dünyamda o kadar güzel konuşuyorum ki - yada ben güzel konuştuğumu sanıyorum- hemen ikna oluyorum...

Artık herşeyden korkuyorum. Sadece oturup durmak istiyorum. sadece televizyon seyretmek yada sadece oyun oynamak istiyorum. Çalışmak istemiyorum. Ben ki 11 yaşında seramik döşemeye çalışan ben, çalışamak istemiyorum.. Bana neler olduğunu soran insanlara sonra konuşuruz diyip geçiştiriyorum. Biliyorum çünkü yine anlatamayacam.

Ben Monoloğum, kendi kendime çok güzel konuşurum. Bazen kendimden geçerim sesli konuşurum. Bu durum o kadar zor durumda bırakıyor ki beni, sürekli kendimle tartışır hale geldim..

Bu kadar paragrafta anlatmaya çalışmak istediğim aslına bakarsan, artık yoruldum ve bu yorgunluk benım canımı yakmaya başladı.. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var belki ama yanımda olmasın istediğim insanlar var. Gülmeye ihtiyacım varken, güldürmeye çalışıyorum. Hulk Filminde Mutasyon evresindeyken, ufacık bedenınden dev gibi yeşil dev cıkartırken ki o acı çeken yüz ifadesini artık daha iyi anlıyorum. Kendimi öyle hissediyorum. Resmen evrim geçiriyorum, herşeyi düşünüyorum..

En kısası şu;

Canım Çok Acıyor Artık.

25 Haziran 2012 Pazartesi

Kızgın Kuşlar İstanbul Semalarında

Geçenlerde boğazda olanlar ve gökyüzüne bakanlar kocaman Angry Birds kuşlarının bir yakadan diğer yakaya sürekli uçtuklarını görmüşlerdir. Kızgın kuşlar, Cheetos için özel olarak hazırlanan Angry Birds oyununun tanıtımı için muhteşem bir gösteri yaptılar. Asya’dan gerilen 9 metrelik dev sapan Avrupa’ya onlarca kuş fırlattı.

Videoyu da izlediğinize göre artık her gün yeni bir iPad 2 ve beraberinde birçok ödülün verildiği oyunu da oynamak istersiniz diye düşünüyorum. www.istanbulkusatmasi.com adresinden oyunu oynayabilirsiniz.


Bir bumads advertorial içeriğidir.

21 Haziran 2012 Perşembe

Geçmişte Duyulan Pişmanlıklarınızdan Dolayı Pişmanlık Duydunuz mu?

Bu soru gecenin bi yarısı telefonla konuştuktan sonra, fonda nil karaibrahimgil çalarken aklıma geldi.

Geçmişte duyulan pişmanlıklardan ötürü pişman oldunuz mu hiç?

Yatma saatim (!) çoktan geçmiş olmasına rağmen bu soruyu sürekli kendime 3 saat boyunca sordum. Cevabını bulabılmek ıcın hala soruyorum ve sanırım uzun bir süre sormaya devam edeceğim.

Zamanında yaptığınız hareketler aslında doğru hareketlerdi de sonrasında siz etraftaki insanların doğrularına göre, yaptığınız hareketleri mi yargılayıp pişman olup, gerçekleri görüp tekrardan pişman oldunuz mu? Ben sanırım oldum. Bunun cevabını hatta sorunun ta kendisini henüz bulabilmiş değilim. Dediğim gibi uzun sürede bulamayacağım ama bir de siz sorun bence.

Geçmişte duyduğunuz pişmanlıklardan dolayı pişman mısınız?

17 Haziran 2012 Pazar

Prenses on di bord..

Kız çocuğu olan hemen hemen her arabada görürsün bu yazıyı. arabada bebek var yazısıyla başlayan bu akım buralara kadar geldi. Kız çocuğu olanlar arabada prenses var yazar, erkek çocuğu olanlar da -genellikle babanın takım durumuna göre- ya arabada kartal var olur ya aslan yada kanarya..

Bu durumun gelişmesinde biz erkeklerin çok faydası var bence. Çünkü genelde bu zamanda 2 3 yaşında çocuğu olan jenerasyon erkekleri çocukluklarını yaşayamamışlardır. O sebepten akıllarına bu tarz şeylerin gelmesi gayet doğaldır.
Ama şöyle bir gerçek var. Bundan 20 yıl öncesine kadar kız çocukları ailelerin hayatında bu kadar yer almıyordu. Şimdilerde neden bu kadar önemsenerek anılıyor? Ufak ufak ele alalım.

Bir babayı en iyi anlayan kişi karısından sonra emin olun ki kızıdır. Şunu da kabul etmek gerekirki, kız çocuğu evin gerçek neşesi ve tatlılık abidesidir. Bu durumu başımda ki başlıca örnek ablamda ve diğer kız çocuklu ailelerinde gördüm. Artık babalar bu neşeli tavırları, görmezden gelmeyip kız çocuklarını dışarılara sergileyerek göstermeye  başladılar ve bu gerçekten çok iyi oldu. Geniş çaplı düşünürsek, babalar kızlarına önem gösteriyor, dışarıya dönük seviyor, sevgi gösterisinde bulunuyor, bunu gören kız cesaretleniyor, babasının, ailesinin yüzünü yere getirmemek için elinden gelenim yapıyor ve kendine güveni geliyor. Bu sebepten kendi kararlarını kendisi verebiliyor. Bu gerçekten hakkı verilmesi gereken bir değer..

Diğer açıdan duruma baktığımızda, eşofmanla otobüse bindiği için otobüsten kovularak aşağı indirilen kız var.
Voleybol da bizi, ülkemizi başarıya tırmandıran kızlarımızı gördüğümüzde alkışlıyoruz. Ama o yolda ilerlemeye çalışan birisini gördüğümüzde dövüyoruz. Neymiş efenim öyle giyinilirmiymiş, neymiş efendim tahrik olmuşmuşuz. Bakma hocam. Sen nefsini köreltmek için aç durup, oruç tutan bir insansın. Nefsini köreltemeyip bakamıyorsan bu senin eksikliğindir.

En başta anlattıklarım da ki baş kahramanlarda da baba, son anlattığın diğer açının kahramanları da baba veya baba adayları. BABALAR gününüz Kutlu olsun sayın Hemcinslerim..

5 Haziran 2012 Salı

Yine Her Şeyi Yanlış Anladık

Biraz önce sözde sosyal mesaj yüklü bir resim gördüm ve yine anladım ki bir yine kafamızda düşüncelerimizi çorba edip ortaya fikir karmaşası çıkartıyoruz. Beni bu yazıyı yazmaya zorlayan görsel işte burada;
Şimdi bu fotoğrafta aslında anlatılmak istenen durum şu: Japonya da kadınlara özel metro vagonları var ve isteyen -burası önemli- isteyen bu vagonlarda yolculuk ediyor. Bizim karışmış kafalarımızdan çıkan düşünce ve yorum şu şekilde. Eğer bu bizim Ülkemizde yapılsaydı kesin irtica olurdu. Bu benim anlatmak istediğime sadece bir örnektir. Biraz açıklayayım durumu.

Bazı ülkelerde bazı durumlara istisnalar gösteriliyor. Bu fotoğraftan da anlaşılacağı gibi bayanlara özel metrolar gibi. Ancak şöyle bir ayrıntı var. Onlar bizim yaptığımızı yapmıyor. Bu vagona binen kadınlar, binmeyen kadınları yargılamıyor, binmeyenler de binenleri yargılamıyor. Çünkü onlar kendilerinden ve kendi yaptıkları hareketten sorumlu olduklarını biliyorlar. Bizim ülkemizde yaşanan durum aynen bu. Her şeye, herkese, yapılan her eyleme yorum yapma hakkımızın olması. Tamam özgür(!) bir ülkedeyiz, fikirlerimizi, düşüncelerimizi söyleyip eleştirme hakkımız var. Ama her olayı yargılama hakkımız yok..

Eğer bu tren meselesi bizim ülkemizde yapılsaydı - ki metrobüs ile yapılacak- binmeyen kadınlara kötü gözle bakılacak. Erkeklerin kadınlar için nadide belirteci "aranıyo lan bu kadın" yargısına ulaşılacak. Aynı şekilde binmeyen kadınlarda binenler için farkı yargılarda bulunacaklar. 

Son zamanların en tartışılması gereken konu kürtaj meselesi mesela. Kimse kimse sen kürtaj yatıracaksın diye zorlamıyor. Yaptırmak isteyen her şeyi göze alıp gidip yaptırıyor. Kürtajın iyi bir şey olduğunu savunmuyorum ama öyle bir seçenek varsa bireysel olarak kullanılabilir. 

13 yaşında tecavüze uğramış ve yıllar sonra davanın sonucunda psikolojisi bozuk değildir raporu verilmesi bence bütün bu olanlara ve olacaklara ışık tutuyordu. Ben devletimizin tecavüze uğrayan kadına hatta çocuk yaştakine ne kadar sahip çıkacağını gördüm. Çocuklara biz bakarız da dediler. Ben her gün kapıma gelip de Allah Rızası için ekmek parası deyip de akşamına Bally çekip, şarap içeni de gördüm. 


29 Mayıs 2012 Salı

Aradığınız Emlak Hurriyetemlak.com'da!

Emlağa dair her şeyi tek çatı altında buluşturan www.hurriyetemlak.com, çok seçenekli güncel ve detaylı ilanlarıyla, gelişmiş arama özellikleri ve kullanıcı dostu tasarımıyla, sektöre dair güncel haberleri ve istatistiki bilgileriyle, tam anlamıyla emlak sektörünün nabzını tutuyor.

Satılık ve kiralık daireler, ofisler, iş yerleri ve tüm konut projelerini bulabileceğiniz www.hurriyetemlak.com, sunduğu çok sayıda seçenekle size aradığınız emlağı mutlaka bulma olanağı sağlıyor.

İlanlarda okul, hastane, restoran, alışveriş merkezi gibi çevre bilgilerine ulaşabiliyorsunuz. Video desteğiyle gayrimenkulü içindeymişcesine izleyebiliyorsunuz. Baktığınız evin ya da iş yerinin net konumunu harita üzerinde görebiliyorsunuz.

Bu kadar kolaylık ve çok seçenek varken www.hurriyetemlak.com’da, aradığınız emlağı ya da emlağınızın talibini bulmanız an meselesi!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

25 Mayıs 2012 Cuma

Abdullah Gül, Google'ı ziyaret etti

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Silon Vadisi'ndeki ziyaretlerine devam etti. Geçtiğimiz gün Apple'ı ziyaret eden Abdullah Gül bugünde Google'ın ABD'nin San Francisco kentinde bulunan merkezine, Facebook'a ve Microsoft'a ziyaretler düzenledi. Tabi bu ziyaretlerini herzaman ki gibi Twitter'daki resmi profilinden de ziyaretçileriyle paylaşmayı unutmadı. Google'a olan ziyaretinde Abdullah Gül'e Google'ın kurucularından Sergey Brin eşlik etti. Google Earth'dan Tarabya Köşkü'nü izlemeyi ihmal etmeyen Abdullah Gül, Google'ın son projeleri olan Gözlük Projesi ve İnsansız araba projesinide inceleme ve kullanma fırsatı buldu. İnsansız araba ile otobanda 80 mile yakın sürat yaptıklarını söyleyen Abdullah Gül takipçilerine birde fotoğraf yolladı. Abdullah Gül'ün Silikon Vadisi'ndeki ikinci durağı ise Facebook'du. Burada ilk olarak Abdullah Gül'e Facebook'un 3000 kişinin çalıştığı kampüsünü gezdirdiler. Ayrıca Facebook'ta çalışan genç Türk mühendislerle de tanışma fırsatı bulan Abdullah Gül, Facebook'un COO'su Sherly Sandberg ile de tanışıp birlikte fotoğraf çektirdiler. Son olarak Microsoft'u ziyaret eden Abdullah Gül, Windows 8 ile ilgili bilgiler aldı ve Microsoft'ta çalışan Türk mühendislerle bir hatıra fotoğrafı çektirerek oradan ayrıldı.

Panasonic'ten aynı anda 4 dokunuşu algılayan ekran

Mevcut dokunmatik ekranlar aynı anda en fazla iki dokunuşu algılarken, Panasonic aynı anda 4 dokunuşu algılayabilen ekran geliştirdi.

 Panasonic'in geliştirdiği dokunmatik plazma ekranda aynı anda 4 kişi resim çizebiliyor. Eş zamanlı olarak 4 dokunuşu algılayabilen ekranın tek eksiği ise sadece özel kalemi ile kullanılabilmesi. Ancak Panasonic bu ekranları okullarda ve iş sunumlarında kullanılmasını hedeflediği için bunu eksik olarak görmüyor. Okullarda öğrencilere eğlenceli bir eğitim sunmak için gerekirse parmak dokunuşu ile de kullanılabilen modelleri geliştirebileceklerini belirtiyorlar. Bu ekranlar için geliştirilen kalemlerle farklı renklerde el yazısı ile not yazmak mümkün. Yazılan harfleri ve kelimeleri algılayan ekran, bunları okunabilir kolay bir fonta dönüştürüyor. İlk model 65 inç olarak geliştirildi, 85 ve 103 inçlik modeller ise geliştirme aşamasında. 103 inçlik ekranın evlerde etkileşimli bir duvar gibi kullanılabilmesi mümkün görünüyor. Temmuz ayında piyasada olması beklenen bu ekranların henüz fiyatı açıklanmadı. Panasonic 2015 yılında bu tarz ekranlara olan talebin 350 milyona ulaşacağını tahmin ediyor.

4 Mayıs 2012 Cuma

Türkiye ve İnternet

Biraz önce bi reklam çalışması için ufak tefek İnternet üzerinden araştırma yapmam gerekiyordu. Araştırmanın konusu da "dünya üzerinde aktif kaç tane İnternet sitesi vardır"dı. sonuca ulaştım ama sonuçlar beni farklı yerlere de götürdü.. Türkiye de ki İnternet kullanım oranına.

2000 yılında sadece 2 milyon kişi internet kullanırken bu rakam 2010 yılında 33 milyona çıkıyor. 10 yılda çok hızlı bir atış gibi geldi bana. bu konu da uzman değilim ama nüfus artışı da aynı yıllar arasında 7 milyon olunca çok şaşkınlık içinde kalıyorum.

Aşağıda Kaynak tabloyu inceleyebilirsiniz..


27 Nisan 2012 Cuma

Yeni Bir Yaşama Başlamanın En İyi Yolları Hürriyet Emlak Gazetesi'nde!

Konu gayrimenkul olduğunda nerden başlayacağınızı bilemiyorsanız, artık tüm sorunlarınızı yanıtlayacak bir kaynağınız var.

Konut projelerinden yatırım fırsatlarına, kentsel dönüşüm planlarından konut kredilerine kadar emlak sektörüyle ilgili bilmek istediğiniz herşey her Pazar yeni Hürriyet Emlak Gazetesi Yeni Bir Yaşamda...

Haftanın son günü, YENİ BİR YAŞAM’ın ilk günü.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

29 Şubat 2012 Çarşamba

Windows 8 Kullanıcı önizlemesi yayınlandı

Microsoft'un beklenen yeni işletim sisteminin, piyasaya çıkacak haline belki de en yakın sürüm olan herkese açık beta

Şubat ayının başında, sitemizde Windows 8 Consumer Preview yani kullanıcı önizlemesi sürümünün 29 Şubat günü tanıtılacağını sizlere bildirmiştik. Microsoft, bir ters köşe yapmadan, beklenen işletim sisteminin herkese açık deneme sürümünü internete koydu.

Microsoft'un internete kuyduğu bu deneme sürümünde, Windows 8'in mevcut her özelliğini kullanabiliyorsunuz, fakat bir deneme sürümü olduğu için Microsoft tarafından tam anlamıyla desteklenmiyor. Bilgisayarınıza bir zarar verir, ya da var olan donanımlarınız Windows 8 üzerinde çalışmazsa bu durumdan dolayı Microsoft sorumluluk kabul etmiyor.

Kullanıcı önizlemesi sürümü nedir?
Windows 8'in şimdiye kadar sızan sürümleri, geliştiricilere sunulan özel sürümlerdi (developer preview). Windows 8 Customer Preview yani kullanıcı önizlemesi sürümü ise herkese açık olarak sunulacak beta aşaması (public beta) olarak düşünülüyor.

Windows 8 Consumer Preview (Kullanıcı önizlemesi) indirmek için tıklayın.

Nasıl indireceksiniz ve nasıl kuracaksınız?Karşınıza gelen sayfada, mevcut dillerden seçim yapıp, bilgisayarınızın işlemcisinin mimarisine göre (32 bit mi, 64 bit mi olduğunu bilmiyorsanız, 32 bit indirebilirsiniz) seçiminizi yapıp ISO dosyasını bilgisayarınıza indirin. Bu indirdiğiniz dosyayı, seçeceğiniz bir disk yakma yazılımı ile DVD'ye yazın (ücretsiz Windows Disc Image Burner kullanabilirsiniz). Daha sonra bilgisayarınızı bu yazdığınız DVD'yi takarak başlatın, ve kurun.

Bu yazı; http://www.teknokulis.com adresinden, Gökhan Menge isimli yazardan alıntı yapılmıştır.. Yazının orjinalini görüntülemek için tıklayınız.

Kartalkaya'yı Ateşleyenler



 Hayalin bir dağın tepesine karlarla kaplı olsa da ateşle iz bırakmak kadar zor bir şey olsa bile peşini bırakma. Önce hayal eder, sonra o hayale inanırsın; nasıl yapabileceğini tasarlar ve denersin, yılmadan. Yeterince denersen, neden olmasın?

Onlar tam da bunu yaptı. Karlarla kaplı Kartalkaya’nın zirvesine ateşle iz bırakabileceklerine inandılar. Burn, sadece ihtiyaç duydukları cesaret ve enerji desteğini sağlayarak bir hayali ateşledi. Onlar da tutkularının peşinde yola çıktılar. Boardlarını hazırladılar, pompalarla modifiye ettiler, rampalarını kurdular ve kaydılar. Olmadı, baştan aldılar, onları amaçlarına ulaştıracak şartları gerçekleştirmeyi başarana kadar, tekrar tekrar.

Ve 3. gün de bitip gece yarısı olduğunda Kartalkaya’da istedikleri ateşi yakmayı başardılar. Çektikleri videoyla da ‘İçindeki kıvılcım nasıl kocaman bir ateşe dönüşür’ü hepimize gösterdiler. Tutku ve cesaretle yanmayacak ateş yoktu, inandık. Burn, gençleri tutkularından başka bir şeye kulak asmadan, istediklerini alana kadar denemeye, vazgeçmeden denemeye çağırıyor. Tutkuları cesaretle besleyen kocaman bir ateş yakmak için Burn gençleri ateşlemeye devam edecek.

İçindeki kıvılcımı farket ve büyüt. Burn ateşler.

http://www.facebook.com/BurnTurkiye

Bir bumads advertorial içeriğidir.

2 Ocak 2012 Pazartesi

Hayatın Yamacında ki Çizgi

Hani her şeyi birbirinden ayıran bir çizgi vardır. Patavatsızlıkla, Dobralığın arasında mesela. Karşıdakinin canını çok acıttıysan patavatsız, ama çok acıtmadıysan dobrasın. Yada, ne dersen de, söylediğin kişinin dışında ki herkesin gözünde dobrasın..

Hayatın tam yamacında da öyle çizgi vardır. Hem de bir sürü. Bunlardan bi tanesi de hayatın tadını cıkartmakla alakalı.

Çoğu insan hayatın tadını çıkartmayı, sürekli ona "Yapmamalısın" denilen şeyleri yapmak olarak algılıyor. Önce şu idrak edilmeli bence. Hayatın anlamını demek, her şeyi yapmak demek değil. Adı üstünde işte. Anlam katmak hayata. Mesela ailenin üzerine yüklü sorumlulukların bi kısmını alırsın, hayatını anlamlandırırsın. Yada gezmeye başlarsın, sosyalleşmeye başlarsın hayatını anlamlandırırsın.. Hayat anlamlandırmak bence çok farklı bi şey.. Zaten hayatın anlamlı ama farklılıklar katmaya çalışıyorsun o kadar.

Aman diyim dikkat et, Hayatı anlamlamlandırayım derken dozunu kaçırma. Başta da belirttiğim gibi. Hayatın anlamını çıkarayım derken Bokunu çıkartma..